“Allah katında din, şüphesiz İs

    Allah (CC) nasip ederse önümüzdeki hafta “Kurban Bayramı”nı kutlayacağız.

    Değerli okurlarım! “Kurban Bayramı”nızı kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim!

    “Kurban Kesme” ibadetini, maddî gücü bulunan din kardeşlerimiz, ifa edebilecektir.

    Ancak, bir takım kişilerin yaptığı gibi kestiği kurbanın kanını dışarı akıtıp, etini soğutucularına depo ederek veya özel otomobillerinin bagajına koyarak piknik yapmaya gidenlerden olmayalım!.

    Kurbanlık almaya gücü olanlar, kasaptan et alacak güce de sahiptir sanırım!.

    Kurban kesemeyenin ise, kasaptan et almaya da maddi gücü yoktur!.    

    “KURBAN ibadeti”, toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar ve sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Yoksulların da, varlıklı insanlar aracılığı ile Cenab-ı Allah’a şükretmesine ve dünya nimetlerinin dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına, kendisini toplumunun bir parçası olarak hissetmesine vesile olacaktır.

    “Kurban” ibadeti malî bir ibadet olup, gücü yerinde olan Müslüman’a “VACİP” ılınmıştır.

    “Kurban”, Cenab-ı Allah’ın emrine boyun eğerek kulluk bilincini koruduğumuzu ortaya koyduğumuzun kanıtıdır.

     Allah (CC) Hac Suresi 37. Ayet’te: “Onların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır; fakat O'na sadece sizin takvânız ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız diye O, bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi. (Ey Muhammed!) Güzel davrananları müjdele!” buyurmakta ve tüm İslâm âlemini müjdelemektedir.

     Cenab-ı Allah, “Kurban kesmemizi” Bakara Suresi 196.Ayette, Mâide Suresi 95. ve 97. Ayetlerde, Hac Suresi 28, 33, 34, 36, 37.Ayetler ile Kevser Suresi 2.Ayette tüm İslâm âlemini üzerimize “VACİP” olan bir görevle yükümlü kılmıştır.

    Ancak, ne üzücüdür ki, bu ülkede bir takım kişiler maalesef “Kurban Bayramında Allah (CC) için kesilen kurbanlar için hayvan katliamı!..” diyebilme gafletine kapılmaktadır!.

    Ama, Hristiyan aleminin “Yılbaşı” gecesinde “Noel kutlaması” bahanesiyle katledilen Hindileri yerken sesleri çıkmaz!..   

    İslâmiyet’ten önce Yahudilere tebliğ edilmek üzere Hz.Musa’ya “Tevrat”, Hz.Davut’a “Zebur”, Hz.İsa’ya ise “İncil” indirilmesine rağmen, bu “Siyonist” kavim Allah’ın (CC) kutsal kitaplarını tahrif ederek (değiştirerek) sapkınlığa düştükleri için helâk edildiler.

    Cenab-ı Allah, son peygamber Hz. Muhammed (SAV)’e “İslâmiyet”i tebliğ için Kur’ân’ı Kerim’i indirmiştir. Kur’ân’dan önceki o üç kutsal kitabın, tahrif edildiği (değiştirildiği) için Cenab-ı Allah tarafından hükümsüz kılındığı Kur’ân-ı Kerim’de Âl’i-İmran Suresi 19.Ayette: “Allah katında din, şüphesiz İslâm'dır. Ancak, Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler. Allah'ın ayetlerini kim inkâr ederse bilsin ki, Allah hesabı çabuk görür.” Şeklinde emrolunmaktayız!.          

    Son Peygamber Hz.Muhammed SAV’in geleceği müjdesini, Hz.Meryem’in kucağındaki bebeği olan Hz.İsa (a.s) dile gelerek müjdelemişti. O nedenledir ki, Kur’ân’dan önceki tahrif edilmiş olan o “üç kutsal kitap” (Tevrat, Zebur, İncil) ve bu kitapları savunanların düşünceleri hükümsüz kılınmıştır!.  

    Cenab-ı Allah’ın, “Âl’i-İmran Suresi 19.Ayette buyurduğu gibi: “Allah katında din, şüphesiz İslâm'dır. ..”

    Bu ayetin aksini savunanlar, Cenab-ı Allah’a karşı isyandadırlar!..