“Ormanlarımdan bir dal kesenin başın keserim!”
Ege Bölgesindeki orman yangınları ve Akbelen’de “rant” uğruna katledilen 78 hektar orman ağaçları
Ali Pamuksüzer
-Ege Bölgesindeki orman yangınları ve Akbelen’de “rant” uğruna katledilen 78 hektar orman ağaçları bana, Cennet-mekân Fatih Sultan Mehmed Han’ın “Ormanlarımdan bir dal kesenin başın keserim!” uyarısını anımsattı.
İkizköy/Akbelen Ormanı'nın bir bölümü, termik santrallere ‘linyit kömürü’ sağlayacak olan maden sahası olarak kullanılmak üzere “Beşli Çete” diye anılan şirketlerden “Limak Holding” ile “IC Holding”in ortak iştiraki olan “YK Enerji”ye ihale edilmiş..
LİMAK Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Ebru ÖZDEMİR, dünyanın en önemli çevre ve doğa dotu örgütlerinden olan “Doğal Hayatı Koruma Vakfı Mütevelli Heyeti Türkiye Üyesi”dir. Böyle anlamlı uluslararası bir vakfın üyesi olan Ebru ÖZDEMİR hanımefendinin, kendi ülkesinde “orman katliamı”na imza atanlardan olması çok düşündürücü ve üzüdür!..
Yönetim Kurulu Başkanlığını yapmakta olan İbrahim ÇEÇEN’in sahibi olduğu IC Holding’e; inşaat, enerji, turizm, sanayi, hava, liman işletmeciliği sektöründe 30’dan fazla şirket bağlı.
İkizköy halkı, Akbelen Ormanı’nda linyit madeni işletmesi açmak isteyen “YK Enerji”ye karşı 2019 yılında dava açmış, ancak dava sonuçlanıncaya kadar Tarım ve Orman Bakanlığı, “YK Enerji”ye orman kesimi için izin vermiş maalesef. Bu karar üzerine köylüler, orman kesimini durdurmak için
17 Temmuz 2019’da Akbelen Ormanı’nda “doğa nöbetine” başlamışlar..
Akbelen Ormanında 200’den fazla bitki türü, 100’den fazla kuş türü ve 30’dan fazla memeli hayvan türü yaşamaktadır. Ormanın kesilmesinin sadece ağaçların değil, bütün ekosistemin kaybına yol açacağı, yeraltı ve yerüstü sularının kirleneceğini, iklim değişikliğinin olumsuz yönde etkilenerek insan sağlığını tehdit edeceği ifade edilmektedir.
Akbelen Ormanı, Muğla’da en büyük orman yangınının yaşandığı bölgenin önemli yeşil alandır.
Ormanda 200’den fazla bitki, 100’den fazla kuş ve 30’dan fazla memeli hayvan türü yaşıyor.
Akbelen Ormanı, diğer ormanlık alanları birbirine bağlayan doğal koridor görevi yapmaktadır.
Köylüler, “Ormanlarımız bizim yaşam kaynağımız. Burada doğduk, burada öleceğiz.” Diyorlar.
İkizköy halkı, ormanda linyit madeni işletmesi açmak isteyen “YK Enerji”ye 2019 yılında dava açmış, ancak “dava sonuçlanana kadar” Tarım ve Orman Bakanlığı, “YK Enerji”ye orman kesimi için izin vermiş. Bu karara karşı köylüler, “orman kesimini durdurmak” için 17 Temmuz 2019’da “doğa nöbeti”ne başlamışlar. Ormanda ayılar, geyikler, tilkiler, kurtlar, sincaplar, yaban domuzları, yaban kedileri, porsuklar ve tavşanlar’dan başka; kartallar, şahinler, baykuşlar, güvercinler, serçeler, bülbüller, saka kuşları, ağaçkakanlar ve ispinozlar yaşıyor. Yılan, kertenkele, kaplumbağa gibi sürüngenler, kelebekler, arılar, karıncalar, böcek ve çekirgeler ile örümcek gibi böcek türleri de ormanın alt katmanında veya ağaç yapraklarında yaşamaktadır.
Maden sahasındaki kazı, patlatmalar, taşıma gibi işlemler, arazinin orijinal yapısını bozarak toprak erozyonu, heyelan, çökme gibi sorunlar ortaya çıkarıyor. Ayrıca oluşan açık ocaklar, göletler, yığınlar ve depolar da arazinin doğal görünümünü değiştirmektedir. Yeraltı ve yerüstü suları, madencilik faaliyetinden etkilenerek kirletilmekte olup, kalitesi ve miktarı azalmaktadır.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, orman arazisi üzerine maden sahalarının kurulmasına izin vermesi; “tarımı ve ormancılığı, madencilik faaliyetlerine kurban etmesi” demektir!.
Bakanlığın bu izni vermesi, bölgede yaşayan insan, hayvan ve katledilen ağaçlara karşı işlenmiş bir “zulüm” değil midir?!
O şanlı hükümdar hayatta olsaydı, “zulm”e imza atanların akıbeti ne olurdu acaba?!
Yedi düvele diz çöktüren ve TC Devletinin kurucusu ”ASRIN LİDERİ” Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, 21 Ağustos 1929’da İstanbul’dan Bursa’ya yatla giderken Yalova açıklarından geçerken gördüğü “Ulu Çınar” onu çok etkiler. Çınarın yanına yapılmasını istediği iki katlı küçük ahşap bir ev 12 Eylül 1929’da tamamlanır. 1930’da Atatürk Yalova “Millet Çiftliği’ndeki bu ahşap köşke gelir. Ağacın dalı, binanın çatısına dayandığı için kesmek isteyenlere “Dal kesilmeyecek, köşk kaydırılacak!” emrini verir. İstanbul’dan gelen mimar ve mühendisler tarafından 4.80 m. kadar doğuya kaydırılır. Köşk yıkılmaktan, ağaç dalı da kesilmekten kurtulur. Çevre bilinçlenmesi konusunda bir ilk teşkil eden bu olaydan sonra bu binanın adı “YÜRÜYEN KÖŞK” olur. Mustafa Kemal ATATÜRK, dönemin önemli Türk ve yabancı devlet adamlarını burada ağırlamış, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal tarihine yön verecek olan önemli kararlarını bu köşkte almıştır. Atatürk köşke 1930-1937 yılları arasında aralıklarla gelip gitmiştir. “Asrın liderleri” Fatih Sultan Mehmed Han ve Atatürk’ün mekânları Cennet olsun!