08 Mayıs 2023 - Pazartesi

HZ. ALİ (R.A) BUGÜ

HZ. ALİ (R.A) BUGÜNLERİ İŞARET ETMİŞTİ..

Yazar - Ali Pamuksüzer
Okuma Süresi: 5 dk.
117 okunma
Ali Pamuksüzer

Ali Pamuksüzer

-
Takip EtGoogle News

     Bugün yaşanmakta olan riyakârlıklar, din ve devlet adamlarının dalalete sapmaları bana, Hz. Ali (r.a) Efendimizin şu iki hutbesini anımsattı..

     Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)’in, “İlim şehrinin kapısı” dediği Hz. Ali (r.a), Yahya bin-Ya’mer’den intikal eden bir hutbesinde şöyle buyurmaktadır: “Ey insanlar!  Sizden öncekiler günahlara dalmaları sebebiyle helak oldular. Din adamları ve bilginleri kendilerine günahları yasaklamamışlardı. Allah da onların başına semadan felaketler indirdi. Dikkat edin! Onların başına inen belalar sizin başınıza da inmeden iyilikleri emretmek ve kötülükleri yasaklamak ne rızkı keser, ne eceli yaklaştırır.” (Hayâtüs’s-Sahâbe Cilt:4, Sh:308)

     Ebu Vail, Hz. Ali’nin (r.a) Kûfe’de verdiği hutbesinde şöyle dediğini işittim diyor:

     “Ey İnsanlar! ..İdareye sahip olan (yöneticiler) kendi nefsini tercihe başlar. İstişare etmez, pişmanlık duyar.. Gün gelir ki, İslâm’ın sadece ismi, Kur’ân’ın sadece resm-i hattı kalır.. Dikkat edin! İnsan öğrenmekten utanmasın. Yine, kendisine bilmediği şeyler sorulunca, bilmiyorum demekten utanmasın. O gün mescidleriniz mamur ve müzeyyen (süslenmiş)’dir, kalbleriniz ve bedenleriniz ise hidayetten (Hak yoldan) yana haraptır. Semanın gölgesi altında barınanların en şerlileri fakihler (Fıkıh bilginleri) olacaktır. Zira fitneler onlardan başlayacak, onlar arasında yayılacaktır.” (Hayâtü’s-Sahâbe Cilt:4, Sh:309)

     Hz. Ali (r.a) Efendimizin hutbesinde dile getirdiği acı gerçekler, bugün birer birer ortaya çıkmaktadır.

     İdareciler nefsini tercih eder hale gelmiş ve “ben ne dersem o olur” zihniyetiyle ülke yönetmektedir.

    Bazı din adamları ise siyasiler karşısında; adalet ve tarafsızlığın timsali olan “iliksiz ve düğmesiz cübbeleri”nin hakkını vermez oldular.     

     Mescidler (camiler) çok güzel ve süslü olmasına rağmen cemaatin hidayetten (Hak yoldan) uzaklaştığı ve riyakâr oldukları görülmektedir.

     Peygamberimiz (s.a.v)’in, “Ebu Zer'den daha doğru olan bir lehçe sahibini toprak üzerinde barındırmamış, gökyüzü altında öyle birini gölgelememiştir.” övgüsünü kazanmış cesur sahabe ve de Hz. Ali’nin (r.a) en yakın dostu olan Ebu Zerr el-Gıfari:“Müslümanların da görkemli sarayları olması lazım” diyen Şam Valisi Muaviye’nin (r.a) karşısına dikilerek: “Ey, Ebu Sufyan’ın oğlu Muaviye! Ey Şam Valisi! Ey, anlı şanlı sahabe! Derhal yık bu sarayı! Ey Muaviye, bilmez misin ki Peygamberimiz yoksulları düşünür, yoksullar gibi yaşardı. Hasırlarda uyur, halktan biri gibi davranırdı. O açlıktan karnına taş bağlamış, bir hurmayla gününü geçirmişti.” Demiş ve acı gerçekleri dile getirerek, asla“Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytan” olmamıştır.

     Cesur sahabe Ebu Zerr el-Gıffari (r.a), Mervan'a ganimetten yüklü pay veren Halife Hz. Osman’ı (r.a) Tevbe Suresi 34. ve 35.ayetleri okuyarak, "Paraları yığanlar elîm bir azapla müjdelenir" diye eleştirmiştir. Mervan da Ebu Zer el-Gıffari’yi, Halife Hz. Osman'a şikâyet edince; Ebu Zer el-Gıffari (r.a) şöyle cevap vermiştir:"Ne o, yoksa Osman beni Kur'ân'daki bir ayeti okumaktan, Allah'ın emrini terk edenleri tenkitten men mi ediyor? Vallahi, Allah'ın rızasını kaybetmektense, Osman'ın rızasını kaybetmek daha iyidir." Demiş ve Halife Hz.Osman (r.a)’ın haksız davranışı karşında “dilsiz şeytan” durumuna düşmemiştir. 

     Oysa bugün bizim din adamlarımız, birçok haksızlıklara rağmen hangi yöneticiye karşı “Hakk’ı” (İslâm adaletini) savunabilmiştir?!

     Aksine, lüks makam otoları ve saltanat koltuklarını kaybetmeme uğruna, , siyasi otoritenin gönlünü hoş edebilmek için kutsal alanları siyasi arenaya çevirenlerin kirli emellerine alet olmaktadırlar.

     Değerli okurlarım! Yüce Türk Milleti, Pazar günü sandığa gidecek ve 1950 yılı seçiminde olduğu gibi “Yeter! Söz Milletindir!”  diyerek, “Millî İradesini” ortaya koyacaktır.

     Bu seçim,  “MAZLUMLARIN ZALİMLERE KARŞI SINAVI” olacak ve Cenab-ı Allah’ın yardımıyla mazlumların zaferiyle sonlanacak inşallah…

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.